VnexTR: Bilişim Forumu

Tam Versiyon: Udyr Hikayesi
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Çetin Freljord topraklarında, ruhların sihriyle derin bir bağlantısı olan kişiler vardır. “Ruh gezgini” denen bu savaşçı şamanlar, bir toplulukla birlikte yaşayıp eğitim alma karşılığında yeteneklerini pek çok farklı kabilenin hizmetine sunar.Ayın kan gibi kızıl olduğu bir gecede doğan Udyr'in, maddesel olmayan dünyayla olan bağlantısı çok küçük yaşlarda anlaşıldı. Daha konuşmaya başlamadan çevresindeki canlıların katışıksız duygularını hissedebiliyor, tundra kurtlarının yaslı ulumalarını anlayabiliyordu. Çok güçlü bir ruh gezgini olacağı belliydi. Kışın Pençesi kabilesine kabul edilip yeteneklerinde ustalaşmak için çalışmaya başladı.Hocaları Udyr'in güçlerini kolayca kontrol altına almasını bekliyordu ama çocuk kısa süre içinde yeteneklerinin kendisine köstek olduğunu gördü. Sayısız canlının karmakarışık düşünceleri beynine doldukça delirecek gibi oluyordu. Gece gündüz Udyr, bir anlığına bile olsa yalnız kalabilmeyi diliyordu umutsuzca. Bu dileği gerçekleşti de. Fakat sonuçları hiç de iyi olmadı.İç karartıcı bir akşam vakti, kabilesi Buz Muhafızlarının pususuna düştü.Gizemli bir Buz Cadısı'nın yeminli müritleri olan bu acımasız ve zalim savaşçılar koskoca aileleri katletti. Ruh büyücülüğü belirtisi gösteren herkesi ortadan kaldırmaya özellikle özen gösterdiler. Hocaları kendilerini kahramanca feda etmiş olmasa o korkunç gecede Udyr'in de sonu gelecekti.İçi kan ağlayan, kabilesindekilerin acı dolu çığlıkları yüzünden anlatılmaz eziyetler çeken Udyr sonunda kontrolünü kaybetti. İçindeki öfkeyi dışarı yansıttığında o kadar güçlü bir ruh enerjisi patlaması oldu ki çevredeki dağların zirveleri sarsıldı.Yamaçlara birikmiş karlar bu sarsıntıyla yerinden oynadı. Birkaç saniye içinde savaş alanına çığ düştü ve Buz Muhafızları kaçmak zorunda kaldı.Genç ruh gezgini karları kaza kaza dışarı çıktığında, sağ kalabilen pek az kişi buldu. Yıkıcı gücünden çekinen Kışın Pençesi üyeleri onu terk etti. Biri hariç. Udyr'in durumuna anlayışla yaklaşan bir Buzdoğan, içinde kopan fırtınaların altındaki gizli insanı görmeyi başardı. Onu her insan gibi güçlü yönleri ve zaafları olan bir adam olarak kabul etti. Freljord'da yaşamanın zorlukları arasında kendilerine kalan azıcık zamanı birlikte mutluluk içinde geçirdiler.Ama Udyr bu ilişki haricinde yalnız kalmaya alıştı. Zaten görüntüsü bile çoğu kişiyi korkutup kaçırmaya yetiyordu. Sonra bir gün, uzak diyarlardan gelmiş ciddi tavırlı bir keşişle tanıştı.Bu keşiş, ilkel hayvan ruhlarının güçlerini kullanabilen bilge kişiler arıyordu. Yabancıları iyi karşılamayan Udyr keşişe defalarca saldırdı ama adam her saldırısından kaçınmayı başardı. İkisinin de gücü tükenince keşiş kendini tanıttı. Adı Lee Sin'di. Udyr'in karşısına, çektiği zorlukların aynısını yaşamış biri çıkmıştı. İki adam hemen arkadaş oldu. Lee Sin Udyr'i doğuya, ruhların nasıl huzurlu kılınacağının kuşaklardır araştırılıp öğretildiği Ionia'ya götürmeyi teklif etti.Yolculukları sırasında Noxus İmparatorluğu'nun Ionia'yı işgal ettiğini öğrendiler. Udyr arkadaşıyla beraber Hirana'daki manastırı savunmak için savaşmayı teklif etti. Birbirinden kuvvetli yaratıkların güçlerinden yararlanıp onların sınırsız kudretini kendi fani yumruklarında yoğunlaştırabilen ruh gezgini, savaşta büyük yararlılık gösterdi. Kıran kırana bir savaştan sonra yaralı keşişlerin yanında durdu. Kazanmışlardı.Ionia'lıların ruhlar alemini iyi anlamasından cesaret bulan Udyr, Hirana'da kalıp manastırın saygıdeğer bilgelerinden eğitim almayı seçti. Bu ülkenin insanlarının uyuma verdiği değeri takdir etmişti. Mevsimler geçtikçe, bedeni ve zihni onların gösterdiği merhamet sayesinde yatıştı.Ama Udyr anavatanının çağrısına kulaklarını tıkayamıyordu.Batıdan gelen rüzgârlarda, Freljord ruhlarının endişeli seslerini işitiyor, ufkun ötesinden büyük bir tehlikenin gelmekte olduğunu seziyordu. Ionia'ya ve Lee Sin'e veda etti; nasıl karşılanacağını bilmediği halde tekrar Kışın Pençesi'ne katılmak üzere yollara düştü.
Teşekkürler