VnexTR: Bilişim Forumu

Tam Versiyon: Vel'koz Hikayesi
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Vel'Koz adı takılmış olan dehşeti tam olarak anlayabilmek için önce Gözcülerin ne olduğu ve fani dünyayı görmekten nasıl men edildikleri bilinmeli.Varlık düzleminin ötesinde, dışında ve her nasılsa altında, ölümlü zihinleriyle anlaşılamayacak, nihayetsiz bir boşluk uzanır. Buraya Hiçlik denir. İster ölümlü olsun ister ölümsüz, hiçbir varlık Hiçlik'te gezemez. Böyle bir yerin nasıl ya da neden oluştuğunu bilmek gerekmez. Sadece var olduğunu bilmek yeterlidir. Hiçlik ebedidir. Hiçlik her şeyi tüketir.Hiçlik'in soğuk, sonsuz karanlığında her şey eşittir ve her şey boşluktadır. Bitmek tükenmek bilmez çağlar boyu bu bilgi salt gerçeği yansıtıyordu. Barış vardı, tabii böyle bir kavramın Hiçlik'te bir anlamı olduğu söylenebilirse.Sonra bir şey değişti. Ama Hiçlik'te değil, başka bir yerde. Değişen şey, varlığın ortaya çıkmasıydı. Eskiden hiçbir şey yokken, artık bir şey vardı. Sadece var oluşu bile karanlıkta sürüklenen devasa, soğuk, biçimden yoksun yaratıkları huzursuz ediyordu. Bu varlıklar o zamana kadar bilinç sahibi olduklarının bile bilincinde değildi. Ama artık bu diğer yerin; değişken, her şeyi kapsayan bir yaratımla dolu diğer mekânın varlığını öğrenmişlerdi ve ona katlanamıyorlardı.Yaratıklar seyretmeye başladılar. Dikkatle incelediler.Kısa süre sonra, kendilerinin de incelendiğinin farkına vardılar. Onlarla iletişim kuran fani zihinler, sonsuz karanlığın en uç sınırlarında kırpışan ışık zerreleri kadar silik ve önemsizdi. Ama Gözcüler bu zihinlerin maddi dünyayı işgal etmelerine, yok etmelerine, Hiçlik'in ötesindeki gerçekliğin katlanılmaz kıvranışını durdurmalarına olanak tanıyacağını gördüler.En atak olanları iki dünyayı ayıran perdeyi yırtarak kendilerini yüzeye attılar. Fakat Hiçlik'in boşluğundan gerçekliğin maddesel ve doğrusal yapısına aniden geçmek onları sersemletti. Bir anda zamanla, ısıyla ve acıyla tanışmışlardı.Sonra geride sadece soğuk kaldı. Geçit kapanmış, düzinelerce Gözcü iki diyar arasındaki sınır bölgesinde, geçiş anında donakalmıştı.Hiçlik'te kalmış olanlar hiddetlendiler. Yaşananın ne olduğunu kavrayamıyorlardı ama ihanete uğradıklarını biliyorlardı.Böylece, uyum sağlamaya başladılar.Gözcüler maddesel dünyaya uzanarak onu oluşturan hammaddeyi alıp bozdular, şekillendirdiler ve ona bilinç verdiler. Böylece Hiçlik'ten doğan ilk yaratıklar ortaya çıktı. Bunlar efendilerinin gözleri ve kulakları olarak “var oluş” denen kâbusu seyretme, dinleme ve öğrenme görevini üstlenecekti.Bu yaratıklardan biri, diğer hepsinden farklı. Hiçlik'ten doğanların belki de en yaşlısı olan bu yaratık, aynı zamanda ortaya çıktığı sonsuz boşluğun dışında en uzun süre yaşamış olanı. Onunla karşılaşma talihsizliğini yaşamış olanlar ona sayısız isim takmışlar. Icathia'nın Hiçlik'i savaşta düşmanlarının üstüne salmasından binlerce yıl önce; Shurima'nın ilkel halkları, bilge kişilerin rüyalarını çalmak için yer altından çıkagelmiş olan Vel'Koz adlı bu iblisten korkardı. Adı güncel dillerde birebir çevrilemiyor ama aşağı yukarı “yok ederek anlamak” manasına geliyor.Vel'Koz'un bilgiye duyduğu sonsuz açlık Vel'Koz'u dünyanın en karanlık derinliklerinden en yüksek zirvelerine kadar her yere götürdü. Son derece kurnaz olan ve sistemli çalışan Vel'Koz sayısız uygarlığın kuruluşunu, gelişmesini ve çöküşünü sessizce seyretti. Okyanus tabanının gizemlerini anlamak için yüzyıllarca suyun derinliklerinde gezindi. Hatta tepesindeki gökyüzünde gezinen yıldızların hareketlerini tahmin etmeye çalıştı.Vel'Koz topladığı bütün bu bilgileri, Runeterra'nın gerçeklik dokusundaki yırtıklara götürerek Gözcülere aktarıyor. Onu engellemeye çalışan tüm ölümlüleri de tereddüt etmeden ortadan kaldırıyor.Çünkü Hiçlik ebedi ve sonunda hepimizi yok edecek.